Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TANZİMAT EDEBİYATI AKIMLARI

TANZİMAT EDEBİYATI AKIMLARI Ortak görüşte olan yazarların birlikte belirledikleri kurallar doğrultusunda eserlerini yazmalarıyla ortaya çıkmış edebi anlayışlardır. Edebiyat akımlarının kaynağının oluşmasında toplumların sosyal, bilimsel ve siyasi gelişmeleri etkili olmuştur. Genellikle birbirlerine tepki olarak ortaya çıkmışlardır. KLASİSİZM 17.yy ortalarında ortaya çıkmıştır. Fransa'da ortaya çıkan bir edebiyat akımıdır. Akla ve sağduyuya önem verilir. İnsanların iç dünyasına saygı göstermek esastır. Konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından alırlar. Kahramanları seçkin kişilerdir. Sıradan insanlara eserlerinde yer almaz. Konu önemli değildir. Önemli olan konunun işleniş biçimidir. Dil ve üslup kusursuzdur. Dil açık, yalın ve soyludur. Sanat, sanat içindir görüşünü savunurlardır. Sanatçı eserde kişiliğini gizler. Bu akımla yazılan tiyatro eserlerinde üç birlik kuralı (olay, zaman, mekan)'na uyulur. Bu akımın en önemli temsilcileri

TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO

TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO İlk defa tiyatro bu dönemde ortaya çıkmıştır. İlk tiyatro eserini Şinasi yazmıştır. Eserinin adı Şair Evlenmesi'dir. İlk sahnelenen oyun Namık Kemal'in ''Vatan Yahut Silistre''sidir. İlk dönem tiyatro bir eğitim aracı olarak kullanıldı. İkinci dönem tiyatro eğlence aracı olarak kullanıldı; fakat bu dönem tiyatroları oynanmak için değil okunmak için yazıldı. İkinci dönem tiyatro alanındaki en büyük isim Abdülhak Hamit Tarhan'dır.

TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ

TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ Namık Kemal ile Ziya paşa arasındaki Tahribi harabat, Takip ile Harabat çatışmasıdır. Ziya Paşa, Şiir ve inşada savunduğu Halk edebiyatını, ''Harabat'' adlı Divan edebiyatı antolojisinde yerin dibine sokmuştur. Divan edebiyatını övmüştür. Buna karşılık Namık kemal onu eleştimiş ve Tahrib-i Harabat ile Takip'i yazmıştır. Muallim  Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki Demdeme-Zemzeme ( kafiye göz için mi kulak için mi)  tartışması da buna örnek olarak verilebilir.  Eski tarftarı olan Muallim Naci: kafiye  göz içindir'i savunmuştur.  Yeni taraftarı  Recaizade Mahmut ekrem: kafiye kulak içindir'i savunmuştur.

TANZİMAT EDEBİYATINDA ROMAN VE HİKAYE ÖZELLİKLERİ

TANZİMAT I. DÖNEM ROMAN VE HİKAYE Teknik açıdan eserler kusurludur. Romantizmden etkilenilmiştir. Konu olarak genellikle yanlış batılılaşma işlenmiştir. Yazarlar romanın akışını kesip, konu ile ilgili kendi düşüncelerini savunmuşlar ve bu şekilde okuyucuya ders vermeyi amaçlamışlardır. Karakterler tek yönlü olarak seçilmiş iyiler daima iyi,kötüler daima kötüdür. Eserlerin sonunda iyiler kazanır ve ödülünü alır, kötüler de kaybeder ve cezalandırılırdı. İlk görüşte aşk, abartılı konular, olağan dışı rastlantılara yer verilmiştir. TANZİMAT II. DÖNEM ROMAN VE HİKAYE Tanzimat ikinci dönemin sanatçıları birinci döneminkilere göre daha başarılı olmuştur. Konu olarak duygusal ve acıklı şeyler işlenmiştir. Reailizm ve naturalizm akımları etkili olmuştur. Gözleme dayalı gerçekçi betimlemeler yapılmıştır. Abartılı konular seçilmemiş ve olağan üstü raslantılardan kaçınılmıştır. Olayların akışını kesmemeiş ve kendi fikirlerini öne sunamamışlardır. Konularda genellikle esirlik

TANZİMAT 1 - 2. DÖNEM KARŞILAŞTIRMASI

BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1876) Divan edebiyatının anlaşılamazlığından kutulmak ve Batılı edebiyatını Türk edebiyatına uygulamayı istemişler fakat biçim yönüyle Divan edebiyatından kopamamışlardır. Konu olarak; vatan, millet, hak, adalet, özgürlük gibi kavramlar ilk kez bu dönemde kullanılmıştır. İlk kez batılı anlamda esereler bu dönemde verilmiştir. İlk noktalama işaretleri bu dönemde kullanılmıştır. Edebiyattan toplumun bilinçlenmesi amacıyla yararlanılmıştır. ''Sanat toplum içindir'' görüşünü savunmuşlardır. Dilde sadeleşmeyi savunmuş, fakat bunda başarılı olunamamıştır. İlk kez roman, hikaye , tiyatro , gazete , makale, fıkra, eleştiri , anı ve bunun gibi birçok tür bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Başlıca şairleri: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Ahmet Mithat, Ahmet Vefik. İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI (1876-1895) Bireysellik ön plana çıkmıştır. Sa

TANZİMAT GAZETECİLİĞİ

TANZİMAT'A DOĞRU Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fransa'ya Osmanlı devleti yardım etmiştir. Böylelikle Türk-Fransız dostuluğu başlamış ve Fransız kültürünün Osmanlıda yayılmasına neden oluşturmuştur. Tanzimat Edebiyatı, Şinasi'nin Tercümal-i Ahval gazetesini çıkarmasıyla başlar. Abdülmecit döneminde Mustafa Reşit Paşa'nın Gülhane Park'ında okuduğu ''Tanzimat Fermanı''(3 Kasım 1839'da) ile siyasi hayatımızda, sosyal hayatımızda ve bu dönemde batının etkisinde kalan edebiyatamızada yeni bir dönem başlatmıştır. Bu ferman, Avrupadaki gelişmişliğin Osmanlıya da girmesi içeriklidir. Bu Yenilikler; genel olarak siyaset, idare, ve eğitim alanlarındadır. Tanzimat ile birlikte batıdan bir çok düzyazı (nesir) türü (tiyatro, gazete, roman, çeviri vb.) edebiyatımıza girmiştir. Bu dönem yazarları edebiyat ile halkı eğitmeyi ve halka yapılan zulümleri (baskıları) ortadan kaldırmayı amaçlamışlardır. Eserlerini yalın dil ile yazılmışlardır (amaç; h

TANZİMAT I. DÖNEM ŞAİRLERİ

TANZİMAT I. DÖNEM ŞAİRLERİ İBRAHİM ŞİNASİ Fransızcadan yaptığı ilk şiir çevirilerini ''Manzume-i Tercüme'' adıyla yayımladı. Agah Efendi ile birlikte ''Tercüman-ı Ahval (ilk özel gazete 1860)'ı'' daha sonra da tek başına ''Tasvir-i Efkar'' gazetesini çıkardı. ''Müntahabat-ı Eş'ar'' adlı kitapta şiirlerini topladı. Şiirlerini konuşma dili yalınlığıyla yazmaya çalışmış; hak, hukuk, adalet, medeniyet, kanun gibi konuları ele alarak şiire yepyeni bir içerik kazandırmıştır. La Fontaine tarzında ilk fabl örnekerini yazmıştır. Tek perdelik bir töre komedyası olan ''Şair Evlenmasi'' adlı Batılı anlamda ilk tiyatro eserini yazmıştır. Noktalama işaretleri ilk olarak ''Şair Evlenmesi''nde kullanılmıştır. Klasizm akımının etkisindedir. Diva nesrinin uzun cümlesi Şinasi'de kısalmış; mazmun ve söz sanatlarının yerini düşünce almıştır.

Araba Sevdası (1896) (Recaizade Mahmut Ekrem)

Araba Sevdası (1896) (Recaizade Mahmut Ekrem) Bihruz Bey konuşma tarzı kötü olan, davranışları lakayıt bir gençtir. Babası vefat edince yüklüce bir miras ona kalacaktır. O bukadar çok paranın bir gün bitçeğine hiçbir zaman inanmaz. Bihruzun tek derdi faytonla heryeri gezmek, en güzel takımları giymek, Trükçe cümleler arasında ordan burdan duyduğu veya başarız olduğu Fransızca derslerinden öğrendiği ve hala aklında kalan birkeç cümleyi söyleyip bilgin gibi görünmek, berber, ayakkabıcı, garson gibi Fransızca bilmeyenlerle Fransızca konuşmaktır. Bir gün yine Faytonla dolaşırken başka bir araçta çok alımlı bir bayan görür ve ona aşık olur. Kıza çiçekler alır daha sonra kızın bindiği araca mektup atar. Fakat kızı birdaha göremez. Onu çok zengin Fransız bir kadın sanır. Fakat o, Periveş adlı kötü bir kadındır. Bihruz Bey'in kalemden Keşfi Bey adında bir arkadaşı vardır. Bu adam Bihruz Bey'e Periveş'in öldüğünü söyler. Bihruz Bey yemeden içmeden kesilir, eve uğramaz olur

Sergüzeşt (1899) (Sami Paşazade Sezai)

Sergüzeşt (1899) (Sami Paşazade Sezai) Kitabımızın baş kahramanı dokuz yaşında zengin ailelere satılmak üzere Kafkasya'dan kaçırılmış Dilber adında küçük bir kızıdır. İstanbul'da Hacı Ömer Efendi'ye satılır. Hacı Ömer Efendinin karısı çok kötü ve acımasız bir kadındır. Dilber'i çok çalıştırır ve ona eziyet eder. Dilber tüm bu zulme dayanamaz ve bir gün evden kaçar. Yürüyecek hali kalmayınca kadar yürür. Yaşlı bir bayan Dilberi sokakta bayılmış bir şekilde bulur ve onu sahibine teslim eder. Dilber kaçtığı için hanımı ona artık daha da fazla kötü davranmaktadır. Mustafa Efendinin tayini çıkar ve bu yüzden Dilberi İstanbulda onu bir esirciye satar. Esirci Dilberi eğitir, sarkı söylemeyi ve müzik aleti çalmayı öğretir, besler, ona iyi bakar. Zehra Hanım Dilberi beğenir ve alır. Zehra Hanım'ın bir tane oğlu vardır. Adı Celal dir. Celal Pariste resim üzerine okumuş yetenekli bir çocuktur. Dilberi bir model olarak kullanır ve onun üzerine değişik elbiseler giydirip

İntibah (1876) (Namık Kemal)

İntibah (1876) (Namık Kemal) İntibah romanı Türk edebiyatının ilk edebi romanıdır. Bunun böyle olmasının sebebi romanın konusur. İçinde bolca entirikaların döndüğü bu roman genel hatlarıyla şöyledir. Roman kahramanı Ali Bey epeyce zengin, iyi eğitim almış ve terbiyeli bir gençtir. Ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Bir işte çalışmak yerine gösteriş yapmayı ve bol para harcamayı sever. Babasının ölümü üzerine çok üzülür ve annesiyle birlikte aynı evde yaşamaya devam ederler. Çamlıca da bir gün oturuken bir arabaya şaret eder ve arabanın içindeki bayan da onun işretine karşılık verir bu cevapla onunla yanlızken görüşeceğini anlatmaktadır. Bunun üzerine Ali Bey o arabadaki kadını beklemeye başlar. Kadın gelmeyince evine döner. Saat çok geçtir ve annesine ilk yalanını söyleyip odasına gider. Bir gün yine aynı araba çamlıcaya gelir ve içindeki kadınla tanışırlar. Kadının adı Mahpeyker dir. Ali Bey bu kadına aşık olur. Onu temiz ve saf olduğuna inanır. Zamanla annesini ihmal etmeye ha

Felatun Bey ile Rakım Efendi (1875) (Ahmet Mithat Efendi)

Felatun Bey ile Rakım Efendi (1875) (Ahmet Mithat Efendi) Bu romanda iki kişinin kişilik özelliklerini karşılaştırmış ve yanlış batılılaşmayı konu almıştır. Roman kahramanlarından biri olan Felatun Bey; Batılılaşmayı doğru anlamamış, eğlenceye düşkün, paranın değerini bilmeyen bir kişidir. Rakım Efendi ise küçük yaşta babasız kalmıştır. Akıllı ve tutumlu bir kişidir. Kendi imkanlarıyla Fransızca öğrenmiştir. Felatun Bey'e babasından yüklüce bir miras kalır ve o tüm parasını o dönemlerde ünlü bir aktirist olan Fransız Polini adında genç bir bayanla yer; birsürü borca girer. Ardından İstanbuldan ayrılarak, Akdeniz'e yerleşir. Rakım Efendi kendi imkanlarıyla öğrendiği Fransızca sayesinde devlette dış işleri memuru olarak iş bulur. Çeviriler yapar, yabancılara Türkçe dersler verir. Canan adında küçük bir cariye alır. Onu okutur ve eğitir. Fransızca dersleri verir. Piyano dersi aldırır. Daha sonra da Canan ile evlenir.

Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat (1872) (Şemsettin Sami)

Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat (1872) (Şemsettin Sami) Fitnat üvey babası tarafından büyütülen bir kızdır. Çünkü annesi Fitanata hamileyken babasından ayrılmıştır. Daha sonra Fitanatın annesi Hacı Mustafa adında bir adamla evlenmiş ve birkaç sene sonra vefat etmiştir. Talat ise küçük yaşta babasını kaybetmiş bir çocuktur. Hacı Mustafa'nın dükkanın önünden geçerken Fitnatı görür ve aşık olur. Fitnat'ta Talatı görür ve beğenir. Hacı Mustafa kızı sokağa salmadığından Talat, çarşaf giyip kadın kılığında eve girer. Fitnat ile görüşüp konuşur. Hacı Mustafa, üvey kızı Fitnat'ı Ali Bey adında yaşlı fakat zengin bir adamla evlendirir. Fitnat evlendiği gece intahar eder. Ali Bey kızın boynundaki muskanın içinde Fitnatın annesinin yazdığı mektubu okuyunca, onun öz kızı olduğunu anlar. Ali Bey bir süre sonra delirir ve ölür. Bütün bu olaylara dayanamayan Talât da yatağa düşer; çok geçmeden o da ölür.

TANZİMAT EDEBİYATININ İLKLERİ

TANZİMAT EDEBİYATINDA İLKLER İlk yerli roman: Şemsettin Sami'nin "Taaş-şuk-ı Talat ve Fitnat" adlı eseridir. İlk çeviri roman: Yusuf Kâmil Paşa'nın Fene-lon'dan çevirdiği "Telemak" adlı eserdir. İlk tarihi roman: Namık Kemal'in "Cezmi" adlı eseridir. İlk edebi roman: Namık Kemal'in "İntibah" adlı eseridir. İlk tarihi roman denemesi: Ahmet Mithat Efendi'nin "Yeniçeriler" adlı eseridir. İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı eseridir. İlk köy romanı: Nabizade Nazım'ın "Karabibik" adlı eseridir. İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf'un "Eylül" adlı eseridir. İlk natüralist roman: Nabizade Nazım'ın "Zehra" adlı eseridir. İlk köy şiiri: Muallim Naci'nin "Köylü Kızların Şarkısı" adlı şiiridir. İlk pastoral şiir: Abdulhak Hamit'in "Sahra" adlı şiiridir. Kafiyesiz şiirin ilk yazarı: Abdulhak Hamit Ta

MÜNACAT ŞİİRİNİN ÇEVİRİSİ

MÜNACAT Hak-teâlâ azamet âleminin pâdişehi Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi Hak-teâlâ: Allah. Azamet: büyüklük, ululuk. Lâ: olumsuzluk eki. Taht-gehi: taht yeri. Allah büyüklük aleminin padişahı, mekansızdır, devletinin olmaz taht yeri. Hâsdır zât-ı ilâhisine mülk-i ezelî Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lemyezelî Zât-ı ilâhisine: ilahi zatına, kendisine. Ezelî: başlangıcı, öncesi olmayan. Mülk-i: mülk. Bî: olumsuzluk eki. Hudûd: sınır, uç, bucak. Kevkeb: yıldız. Lemyezelî: bakilik, kalıcılık. Başlangıcı olmayan mülk Allah’ın kendisine (ilahi zatına) hastır. Onda sınırsız olan kalıcılık gösterisidir. Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâbı Bünyâdı: asıl (esas) temel, yapı. Yed-i kudretinin: kudret elinin. Eser-i hikmetidir: hikmet eseri. Yerle göğün yapısı hikmet (sebebinin) eseridir. Dolu, boş, hepsi kudret elinin icadı(dır). İzzet ü şânını takdîs kılar cümle melek Eğilir secde eder pîş-i

Yaban Kitabının Özeti

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU HAZIRLAYAN: EDA BAŞPINAR FAKÜLTE: FEN- EDEBİYAT FAKÜLTESİ BÖLÜM: TÜRK DİLİ EDEBİYATI İLK BASKI MUALLİM AHMET HALİT KÜTÜPHANESİ 1932 OKUNAN VE ÖZETLENEN KİTAP İLTETİŞİM YAYIN EVİ 63. BASKI 2011 İSTANBUL YABAN'I OKUMAK Romanın kahramanı Ahmet Celal’dir. Kitap bir anı defteri niteliği taşımaktadır. Bu romanda yıllarca yüzüstü bırakılmış olan köylü ile aydın arasındaki uçurum konu olarak alınmıştır. Ahmet Celal Kurtuluş Savaşında, Çanakkale Cephesinde savaşmış ve bir kolunu cephede kaybetmiştir. Buna rağmen hayata küsmemiş, vatanı kurtarmak adına ne olursa olsun herşeyini feda edebileceğini göstermiştir. İstanbul’un isgal edilmesi ile savaş sonrası yapayalnız kalmıştır. Hizmet eri olan Mehmet Ali’nin ısrarı üzerine onun köyüne gitmeye karar vermiştir. İlk defa Türk köylüsüyle karşılaşmıştır; ancak köyde karşılaştığı manzara onu çok şaşırtmıştır. Köyde yoks