Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Siberfeminist Manifestosu

Feminizm doğuştan getirilen cinsiyetin ayrımcılığına, sömürüsüne ve baskısına karşı ve yine aynı manada cinsiyetçiliğe karşı bir harekettir. Feminizm kadın cinsinin her yolla baskı altına alınmasına karşı çıkan bir temele oturmakla birlikte özellikle 1980’lerden sonra çeşitli farklılaşmalarla feminizimler ortaya çıkmıştır. Liberal, radikal, marksist, sosyalist feminizm gibi türleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca zaman içinde bir feminist hareket ön plandayken diğer feminist hareketin sönmesi sonucu dalgalanmalar yaşanmıştır. Oluşana bu dalgalanma feminist türlerini benimseyen gruplar için dalga sıfatıyla kullanılır oluştur. Sibel Fügan Varol çalışmasında bu konu hakkında şunları aktarmaktadır: “Bunlardan,  en  parlak  dönemini  1860-1920  yılları  arasında  yaşayan  birinci  dalga feminizm, esas olarak İngiltere ve ABD’deki eşit oy hakkı ve kadınların sivil topluma girmesi için yürütülen kampanyaları ifade etmektedir (Evans, 2001: 16). İkinci dalga feminizm  1945’ten  itibaren  başlamış, 

Kalabalıkların Bestecisi James Horner Artık Oldukça Sessiz

Avusturyalı bir yönetmen, 1949’da “The Heiress” ve ondan tam 11 yıl sonra 1961’de “The Hustler” ile iki kez akademi ödülü almıştı. Bu adamın adı Harry Horner’dı. Harry Horner Kanadalı Joan Ruth Frankel’le evlenmiş ve 1953’te bir bebekleri dünyaya gelmişti. Oğullarına James adını verdiler. Peki, kimdi bu James Horner? James, Los Angeles’ta doğmasına rağmen hayatının büyük bir çoğunluğunu Londra’da geçirmişti. Ailesi, küçük yaşta müziğe olan ilgisini fark etti ve çevresindeki sanatçı dostlarından beş yaşındaki James’e piyano dersleri aldırmaya başladılar. Beş yaşında başladığı bu müzik tutkusu sırasıyla gittiği Royal College of Music (Londra), Güney Kaliforniya Üniversitesi müzik bölümü (1970), Kaliforniya Üniversitesi (müzik teorisi üzerine yüksek lisans) ve son olarak Kaliforniya Üniversitesi (müzik kompozisyonu ve teorisi üzerine doktora) ile devam etti. Üniversitede cep harçlığını çıkarmak adına arkadaş çevresiyle kısa filmlere müzikler bestelemiştir. Ciddi anlamda ilk parasını

Hayalleri Bol Köpüklü Olanlara: Keyf-i Ala

Hayalleri Bol Köpüklü Olanlara… Yine bir umut defteri kalemi kapmış ders çalışmak için hevesli hevesli masaya oturmuştum ki, masamın üstünde bir bardak kahve… Yo, hayır öyle çok kullandığımdan değil de işte ne bileyim, öyle dudak tiryakiliği benimkisi. Vallahi! Mesela ben son zamanlarda kahveyi sadece birkaç sosyal aktiviteyi gerçekleştirirken tükettim. Kitap okurken, TV izlerken, canım sıkıldığında, kahvaltıdan sonra, arkadaşlarımla bir kafede otururken, iki ders arası bir molamda, size bu yazıyı hazırlarken nefes almam gerektiğinde falan işte. Her insan kadar… İnsanda merak unsuru neden var bilmiyorum ama iyi ki var. Olmasaydı şayet bugün aynı anda çalan zillerin farklı aralıklarla çaldıktan sonra bir daha ne zaman birlikte çalacaklar gibi çok lazım gelen bir o kadar da önemli bilgiler öğrenecektim. Bilgisayarı açıp birazcık araştırdım bu uykunun ve dertlerin düşmanı ama an itibariyle günümü kurtaran Süpermen’i. Birkaç makale, takip etmekten hoşlandığım Aksiyon (Şubat 2011) ve Y