MASALLARIN
ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İŞLEVSEL KURAM İLE
AÇIKLANMASI
E. Başpınar
ÖZET
Makalemde
masalın tanımı, işlevi, taşıdığı değerler, yapısı,
çocukların hayal dünyasındaki yeri ve önemi, eğiticiliği,
anlatım yöntemleri, çocuk üzerindeki etkileri gibi birçok konu
masal ve çocuk çerçevesinde her yönüyle ele alınmış ve
işlevsel kuramda değerlendirilmiştir. Çalışma başlıklar
halinde bölünememiş böylece metne hız kazandırılmıştır.
Çalışmanın en son kısmında işlevsel kurama göre konu
değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Masallar, çocuklar,
eğitim, etkileri, işlevsel kuram
Giriş
Masallar
genelde gerçekle hayal ürününün harmanlamasından oluşan ve bir
kanıt peşinde koşmayan bir anlatım türüdür. Kahramanları
olağanüstü özelliklere sahip, konuları hayal ürünü olup hep
bir ders verme çabası olan ve olağan üstünlükle dinleyiciyi
etkileyerek kendi hayal dünyasına çeken bir türdür.
Masal
kelimesinin aslı “mesel” dir. Bir süre masal yerine hikâye,
kıssa ve destan gibi kelimelerin kullanıldığı da görülmektedir.
Özellikle Tanzimat döneminde masal kelimesi yerine hikâye
kullanıldığı apaçık ortadadır. Şüphesiz ki masal denince
türleri akla gelmektedir. Bununla ilgili çalışmaları Sitith
Thompson ve Perte Naili Boratav yapmıştır. Genel olarak hayvan
masalları, olağan üstü masallar, gerçekçi masallar, güldürücü
masallar, zincirleme masallar olarak listelenebilir.
Masallar
diğer halk bilgisi ürünleri gibi yaşanan hayatın içinden
alınmış ve gelecek nesillere başta sözlü daha sonrada yazılı
gelenekte aktarılmıştır. Masalların ne zaman nerede hangi
şekilde yaratıldığı bilinmemektedir. Fakat aynı masalın farklı
yıllarda anlatılmasına karşın canlı bir şekilde kalması ve
ilk günkü tazeliğini koruması yaşanılan olaylar, hayal
dünyasında oluşan formunun orijinalliği, yaşadığı dil,
kültürel ve milli değerleri yansıtması gibi maddelerle
açıklanabilir.
Özellikle
milli ve manevi değerlerin çocuklara küçük yaşlarda bu şekilde
aşılanması önemli bir görevidir. Bunlar için Nasreddin Hoca ve
Keloğlan örneği atlanamayacak kadar önemli bir yere sahiptir.
Türk kültürünü, benliğini, gelenekselliğini taşıyan yegâne
ürünlerdir.
Yapısal
olarak bakıldığında bir masal üç ana bölümden oluşur; başı,
ortası ve sonu. Çoğunlukla her bölümde masal tekerlemeleri
bulunur. Bu tekerlemeler dinleyiciyi masla hazırlamak, dikkatin
dağılmasını engellemek ya da uzunluk, uzaklık, zorluk, zaman
gibi soyut kavramları nitelendirmek için kullanılır. Her
tekerleme dilin zenginliğinin göstergesidir. Genelde kafiyeli olan
kelimeler akılda ve kelime dağarcığında daha fazla tutulur.
Masallar genelde geniş ve –miş li geçmiş zamanla kullanılır.
Özellikle bu zamanların kullanılması insanın rahatlamasını
sağlayan ses fonetiğine sahip olmasından dolayıdır. Örneğin
–mış eki sürekli tekrarlandığında bireyi uyku formuna sokmak
gibi niteliği vardır. Böylece dinleyici mışıl mışıl uyuma
formuna sokulabilir.
Masalların
genel olarak paylaştıkları bir temel yapı vardır. Her masal bu
yapı üzerine inşa edilmiştir. Bu konuda Vladimir Propp çalışmalar
yapmıştır. Ona göre her masal bir başka masalın varyantı
niteliğindedir. Zaman içinde ekleme ve çıkarmalarla ilk örneğini
kısmen kaybetmiş ama temel bakımdan bağlıdır. Her masalda bir
kahraman, bir kötülük, bir istek (yokluk), en az üç zorlu sınav,
bazen yalancı kahraman (bu hak etmediği halde ödülü alan ama
sonrasında foyası ortaya çıkan yalancı kişi), bir yardımcı,
bir iş sipariş eden vardır. Masal anlatıcısı masalı bitirirken
hayal dünyası ile gerçek dünyayı bağlaması gerekir. Bunun
içinde herkese aynı mutluluğu dileyerek gerçekle hayal arasında
sözler barındıran tekerlemeleri kullanır. Bu mutlu sona ulaşmanın
yegâne temelidir.
Kalıplaşmış
karakterler, olanaksız durumlar, aşılması gereken zorluklar,
konuşan hayvanlar bazen de ağaçlar ya da çiçekler gibi cansız
varlıklar, mutlu biten sonlar, verilen dersler özelliklede
olayların içine saklanmış gizli mesajlar (büyüklerin sözünün
dinlenmesi, yabancılarla konuşulmaması, tembellik yapılmaması
gibi) bunların hepsi masal için belirtebileceğimiz özellikler.
Öncelikle verilen gizli mesajlar (birlikten kuvvet doğar gibi) o
kadar önemlidir ki çocuğu sosyal dünyaya hazırlar. Fakat masal
öyle bir dünyaya sahiptir ki içinde cini, periyi, ejderhayı,
cüceyi, deveyi, peri kızını, dev anasını, Keloğlanı, en küçük
kızı, en küçük oğlanı, yaşlı cadıyı, zehirli elmayı,
deveyi, pireyi, yaşlıyı, genci, ölümü, doğumu, güzeli,
çirkini, kazanı, eşeği, yoğurdu, kepçeyi, mayayı, Nasreddin
Hocayı barındırır yine de bitmek tükenmek bilmez.
Masallar
çocukların hayal dünyalarını geliştiren ve kişiliğini
tamamlayan yegâna ürünlerdir. Masallar mutlu bireyler yetiştirmek
ve onların yaşam tarzlarını belirlemek amacıyla anne ve
babasıyla çocuklarının paylaştığı özel ve kaliteli zaman
dilimini karşılar. Bu durum rahat ve sıcak bir ortam
oluşturulması, birlikte hoş ve eğlenceli bir zaman dilimi
geçirilmesi, çocuklarının duygu ve düşüncelerini öğrenimi,
güven ortamı gibi durumları karşılayabileceği gibi çocukların
ders alma ve paylaşma becerilerini kazanması, yeterli kelime
hazinesi ve doğru cümle kurma becerisine ulaşması, çocuğun
yaratıcılığı gibi faktörleri de tetikler. Özellikle çocukta
merak duygusunu uyandırması, neden-sonuç ilişkisi kurma
becerisini kazanması, çocuğun korkularını gidermesi,
karşılaştıkları güçlükleri kavraması ve çözüm bulması
konusunda eğitir. Böylece kişiliğini geliştirir, kendine
güvenir, geleceğe olan umudu artar.
Özellikle
iyi ahlaka ve doğruya yöneltirken kesin hükümler vermeden
okuyucuya doğruyu kabullendirmesi çocuk eğitiminde ve
psikolojisinde önemli bir rol oynar. İyilerin yüceltildiği
kötülerin ayıplandığı bu eserlerde aslında kahraman hep
dinleyen çocuktur. Çocuklar bu kahramanları örnek alır, ona
özenir ve onları takdir ederler. Kahramanlar çocukların umududur.
Ama buradaki en önemli faktörde kahramanın başarıyı sihir gibi
ya da kurnazlık gibi kolay yoldan yakalamamasıdır. Böylece çocuk
kolay yoldan başarı elde
edilemeyeceğini öğrenmiş olur.
Masallar çocukların hayal gücü için sınır tanımayan bir sihir
dünyasıdır. Bu dünyada imkânsız kelimesi yoktur. Halk edebiyatı
bakımından da en önemli faktörü şüphesiz ki kültürel
değerlerin korunup aktarılmasını sağlamasıdır.
Çocuklara
verilen soyut öğütler masallar sayesinde somutlaşır. Bu bağlamda
adalet, dürüstlük, sabır, umut, dostluk, saygı, sevgi, birlik ve
beraberlik, eşitlik, paylaşımcılık, zeka (zekanın beden
gücünden üstün olduğu) bu listenin sadece bir kaçını
oluşturur. Çocukların cinsiyetlerine göre oyunlarda seçtikleri
roller masalların vaz geçilmez kişileri olan prenses ve
krallardır. Öyle ki çocuk dinlediği kişiyi benimser, empati
kurar, onun sözleriyle konuşmaya çalışır, o rolü üstlenir.
Böylelikle sağlıklı cinsiyet algısı da gelişir. Kelime bilgisi
artar. Düzgün konuşma kurallarını öğrenir. Empati yeteneği
gelişir. Kısaca masallar, çocukların dünyasına inip onları
kendi dünyalarında eğitmektedir.
Masalların
hoş ve eğlenceli bir zaman dilimi geçirtirken gülme ve başarı
unsurunun altından çok ciddi maddi ve manevi dersler vermektedir.
Toplumca kabul görmüş kuralların ve sorumlulukların, inançların,
sosyal yapının, bireyin toplum içindeki yerinin ve öneminin,
yaşadığı toplumun örfünün ve âdetinin öğretilmesinde
rehberlik eder.
Peki,
masal nasıl anlatılır? İşte bu konunun en can alıcı yeridir.
Çünkü masalın metni kadar anlatıcının rolü de önemlidir.
Anlatıcının ses tonunu, konuşma ritmini, kendi ana diline ait ses
ve kelimelerin doğru telaffuzu, mimik hareketleri çok önemlidir.
Bu sebeple anlatıcı seslendirici olduğu için bir idoldür.
Anlatım teknikleri çok çeşitlidir; örneğin okuma, canlandırma,
seslendirme, kukla oynatma, resim kartlarıyla anlatma ve tamamlama
bunlardan bir kaçıdır. Masala başlamadan önce resimleri
inceleyip masalın nasıl bir olay örgüsüne sahip olduğunu tahmin
etmeye çalışmak, masalı okurken yeni sayfaya geçemeden önce
“Sence yeni sayfada bizi neler bekliyor?” gibi düşündürücü
ve hayal gücünü arttırıcı sorular sormak ya da çocuğun
dikkatini ölçmek ve metne bağlamak için önceki sayfalarla ilgili
sorular sormak “kızın adı neydi?”,”hangi meyveyi yemişti?”
çocuğun aktif olmasını sağlayacak ve onu düşünmeye
yönlendirecektir.
Öncelikli
olarak masalın içeriğinden dinleyici haberdar edilmelidir. Böylece
dinleyiciye bir beklenti sunulur. İkinci olarak masalın yarıda
kesmek ve devamını dinleyici tarafından tamamlatmaya çalışmaktır.
Çocukların hayal güçlerini, yaratıcılıklarını, tahmin
gücünü, sözel ifade becerilerini, yorum yapma gücünü
geliştirme, dikkat toplama gibi pek çok faydası görülür. Üçüncü
olarak masalın canlandırılmasıdır. Bu sayede çocuklar
durumları, olayları, ilişkileri keşfederek öğrenmektedirler.
Masallara
işlevsel kuram çerçevesinde bakıldığında; masalın metini
değil, masalın oluşturulduğu, yaratıldığı ve nakledildiği
bağlam incelenmektedir. Çünkü işlevsel kuram metin gibi somut
kavramı değil, halk edebiyatı yaratmalarının neden, nasıl ve
nerede yaratıldığını, neden aktarma gereksinimi duyulduğunu,
dinleyicinin dinleme nedenini ve nasıl dinlediğini yani kısaca
anlatma ve kullanma gibi soyut nedenleri inceler. Temsilcileri
Bronislaw K.Malinowski, Franz Boas, Margerat, Mellville Herkovits ve
Ruth Benedict gibi ünlü antropologlardan oluşur. Kuram bu
antropologlar tarafından geliştirilmiştir. Halk edebiyatı
ürünlerinin işlevleri şu şekilde sıralanabilir; 1.Hoşça vakit
geçirme, eğlenme ve eğlendirme işlevi. 2.Toplumsal değerlere,
kurallara ve törelere destek verme işlevi. 3. Eğitimin ve kültürün
yeni kuşağa aktarılması işlevi. 4. Toplumsal ve kişisel
baskılardan kaçıp kurtulma (protesto) işlevi.
Masallar
bir bakıma psikolojik rahatlamayı sağlamaktadırlar. Bu yönden
bakıldığında dinleyici yani çocuk kahramanın ta kendisidir
ilkesiyle bu durumu özetlenebilir. Kahraman o kadar güçlüdür ki
devler ülkesine gidip devleri yenebilir, ejderhaları bir hamlede
yere serebilir, güçlü yaratıklarla baş edebilir. Tüm bunları
yapabilmesi için güçlerin eşit olması gerekmektedir. Fakat
gerçek dünyada o kadarda güçlü sayılmayan bu yumurcak masal
dünyasında pek ses getiren bir kahramandır. Böylece kişi kendi
benliğini ve özgüvenini kazanmaktadır. Bu psikolojik olarak
rahatlamayı sağlamaktadır. Bu bakımdan kendini güçlü hiseden
çocuk eğlenmekte ve hoşça vakit geçirmektedir.
Masallardaki
milli benlik ve halk bilinci, kültür köprüsü kurmaktadır. Öyle
ki gerek yazılı kültürde gerek sözlü kültürde dilin aktarımı
sırasında maddi manevi bir topluma ait olan tüm özellikler o
masal içindeki olay örgüsüne empoze edilmiştir. Daha öncede
belirttiğim gibi Nasreddin Hocanın yada Keloğlanın giynişinden
tutup konuşmasına, olaylara verdiği ani reflekslere (Allah! Yüzüğü
nerde düşürdüm acaba? İhtiyar anamda pek kızacak valla.) kadar
herşey ama herşey kültürün yansımasıdır. Gelenek, görenek,
örf, adet, yapılan törenler her şey ama her şey bu sayede
gelecek nesillere küçük yaşta öğretilir.
KAYNAKÇA
1.OĞUZ,
M. Öcal(2011); Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Ankara: Grafiker
Yayınları.
2.http://www.egitisim.gen.tr/site/arsiv/56-22/374-masallarin-egitim-yonunden-degerlendirilmesi.html
[Erişim:12.04.2013]
3.http://www.tebd.gazi.edu.tr/arsiv/2007_cilt5/sayi_3/463-477.pdf
[Erişim:13.04.2013]
4.http://www.cocukvegenc.com/icerikdetay-87/cocuk-psikolojik-gelisiminde-masalin-onemi.html
[Erişim:13.04.2013]
5.http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/erman_artun_ortak_turk_kulturu_cocuk_edebiyatina_katkilari.pdf
[Erişim:13.04.2013]
Yorumlar
Yorum Gönder